HALKIMIZA VE DÜNYA KAMUOYUNA

Suriye’yi 61 Yıldan beri despotik yöntemlerle baskı altında tutan Baas rejimi, 08 Aralık 2024 tarihinde yıkılmış ve  yeni bir dönem başlamıştır. Suriye’nin devrik başkanı Beşar Al Esad ülkeyi terk ederek, gerisinde yaklaşık 14 yıl boyunca katledilen yüz binlerce şehidin kanını, yıkılmış bir ülkeyi, birbirlerine düşmanlaştırılmış toplumsal kesimleri bırakarak, insanlığa karşı affedilmez suçlar işlemiştir. Oluşturulan zemin ve yaşam koşulları tehlikelerle dolu bir bataklık haline gelmiştir. Sorunların çözümü, yaraların tedavi edilmesi, acıların dindirilmesi, hak ve adaletin sağlanması uzun yıllar alacaktır. Yeni demokratik ve özgürlükçü bir sistemin kurulması için yapıcı, sağduyulu, fedekar bir düşünceye ve saygıya dayalı bir anlayışa ihtiyaç vardır. 

Bu yeni dönemde Baas rejiminin diktatörlüğünden ve zulmünden kurtulmanın sevincini, heyacanını yaşarken, yıkılan rejimden daha beteriyle karşılaşmamak için, halkımızın değerlerini savunacak, temsil edecek bir iradeyi ortaya koymak zorundayız. Bunun için geçmişin bütün hatalarından dersler çıkararak tarihsel, dinsel, mezhepsel, isimsel bölünmeleri, gruplaşmaları bir tarafa bırakıp, ulusal bir çatı altında biraraya gelmeyi esas almanın hayati olduğu bilinciyle, görev ve sorumluluklar üstlenmeliyiz. İlk başta halkımızın siyasi yapılarına, kültürel, toplumsal, dinsel kurumlarına, aydınlara, dini liderlere ve bütün bireylere tarihi bir rol düşmektedir. Ülke içinde ve diasporada güçlü bir dayanışma köprülerini kurarak, bu dönemin ihtiyaçlarına cevap verecek bir pratiği, fedekarlığı ve cesareti sergilemeliyiz. Diasporadaki halkımız siyasi, diplomatik çalışmaları örgütleyerek, Suriye’deki yeni kurulacak sistemde statü sahibi olmak için halkımızın sesi olmalıdır. Yapılacak insani yardımlar örgütlü, planlı ve bu konuda yetki sahibi kurumlara ulaştırılmalıdır. Kitlesel eylem ve etkinliklerle halkımızın talepleri, yaşadığı sorunların çözüm önerileri dünya kamuoyunun gündemine getirilerek, uluslararası düzeyde güçlü bir lobi faaliyeti yürütülmelidir.      Başta Avrupa, ABD, Avustralya ve dünyanın diğer birçok ülkesinde siyasi partilerin sağ, sol farkı yapılmadan kiliselerin, değişik inanç grupların, akedemik kurumların, insani yardım kuruluşların desteği alınarak, halkımız öz kimliğiyle onurlu, kararlı bir şekilde temsil edilmelidir. Dünya kamuoyu bilgilendirildiğinde ve desteğini aldığımızda, ülkemizdeki baskıları, tehdit ve tehlikeleride bertaraf etmiş oluruz. Süryani (Asuri-Keldani-Arami) halkımız, yeni Suriye’de ulusal kimliği, dinsel inancı, kültürel değerleri ve sosyal yaşamıyla özgürce yaşayabilmesi için kurulacak yönetimde yer almak, büyük önem taşımaktadır. Halk olarak Suriye ve Ortadoğu’nun demokratikleşmesine, özgürleşmesine ve barış içinde yaşamasına büyük katkılar sunabiliriz. Bu temelde dünya kamuoyunu halkımızın üzerindeki imha siyasetlerine karşı harekete geçmeye, özellikle Türkiye devletinin ve ona bağlı paramiliter grupların Suriye’yi yeniden kaos ve savaşa sürükleyecek girişimlere karşı harakete geçmeye davet ediyoruz. Ayrıca halkımızın bütün kurumların temsilcilerini, dini liderlerini, kadınlarını, gençlerini, aydınlarını, ulusal birliğe Suriye’deki yeni statüyü kazanma mücadelesine sahip çıkmaya, maddi-manevi destek sunmaya çağırıyoruz.